Bu aralar canlı sınıflandırmaları ile alakalı konuları Genel biyoloji dersimizde işlerken, bizlere gerçekten enteresan gelen bir bilgiyi sizlerle de burada paylaşmak istiyoruz.

Geçen derslerimizin birinde hummalı bir şekilde bir prokaryot canlı grubu olan bakterilerden bahsederken yılların eskimeyen gençlik formüllerinden biri olan kırışıklıkların savaşçısı ‘Botoks’ hakkında enteresan bilgilere ulaştık. Ufak bir araştırma furyasının ardından sizler için öncelikle Botoks işleminin aslında ne olduğu hakkında kısa bir araştırma yaptık ve Medya kaynaklarından NTV’den aslında botoks işleminin ‘ameliyatsız bir tedavi yöntemi’ olduğunu öğrendik.

Ufak ama gayet makul sayılabilecek Botoks işleminin ufak tanımını sizler ile paylaştıktan sonra, şimdi izninizle aldığımız ders ve Botoks arasındaki bağlantıyı sizlere anlatmak isteriz.

Taksonomide Domain olarak adlandırılan, Üst Âlem şeklinde Türkçe’ye yorumlanan bir canlı gruplandırmamız var. Bu canlı gruplandırmamız üç şekilde ayrılıyor: Prokaryotlar, Ökaryotlar ve Protistler.

Dersimiz sürecinde prokaryotlar başlığı altında bakterilerden bahsederken ders notlarımızın birinde C. botulinum adında bir bakteriden bahsedildi. Tam adı Clostridium Botulinum olan bu adı acayip ve gözle göremediğimiz cici bakterimiz aslında kaynaklarda geçen ‘bilinen en ölümcül zehir’i üretiyor. Evet, yanlış okumadınız, bilinen en ölümcül zehri üretiyor. Kas kasılması için gereken sinirsel iletimi engelleyen ‘botulinum’, eğer herhangi bir şekilde kanımıza karışırsa nefes alıp vermemiz için gerekli olan kasların da sinirsel iletimini engelleyebiliyor ve bu iletimin engellenmesi sonucunda ölümün vuku bulması ise kaçınılmaz oluyor[1,2].

Botoks, kasılan kaslarımızın neden olduğu kırışıklıkları gidermek ve kaslarımızı gevşetmek amacıyla yapılan bir işlem. Hani yazının başında da demiştik ya yılların eskimeyen gençlik formüllerinden biri olan kırışıklıkların savaşçısı diye… İşte gerçekten savaşıyor o kırışıklıklarla. Tabii savaşırken bazı püf noktaları var. İşte bu püf nokta kısmında bizim cici Clostridium Botulinum bakterimiz devreye giriyor. Ürettiği ‘botulinum’ enjekte edilen bölgede gereken sinirsel iletimi engellediği için uygulanan bölgede kısa süreli bir felç oluşumuna ön ayak oluyor ve o kırışıklıkları gideriyor.

Şimdi, diyebilirsiniz ki, madem ‘botulinum’ bir zehir, neden kullanılıyor? ‘Botulinum’ her ne kadar bir zehir olsa da FDA (U.S. Food and Drug Administration / Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) standartları dediğimiz standartlara uygun ve uzmanlar tarafından uygulandığında, sağlık sektörü başta olmak üzere pek çok alanda faydalı olan bir ürün olarak da değerlendiriliyor. Profesör Dr. Dilek İnce Günal’ın yazısında da belirttiği gibi, bu cici bakterimizin salgıladığı bu zehir nörolojik rahatsızlıklardan tutun ürolojik rahatsızlıklara kadar geniş bir yelpazede hastalara umut ışığı olmakta oldukça başarılı. Hal böyle de olunca hem bakterimiz hem de salgıladığı zehir gözümüze bir hayli sevimli gözükmüyor değil.

Sizce de gerçekten ilginç değil mi? Aslında bilinen en ölümcül zehir olan ‘botulinum’ her ne kadar korkutucu olsa da biz insanların çoğu sıkıntısını gidermekte bir hayli başarılı olmaktan da geri durmuyor. Bu kadar bulgu sonucu şuna tekrardan kanaat getirdik. Her şey kararında güzel. Bilen kişisi ile faydalı.

Ben AGUBioGen ekibinden Havva Berre, umarım üzerinde uğraştığım yazımız sizlere bir şekilde dokunabilmiştir. Aşağıda benim taradığım, bilgi edindiğim ve yukarıda yazdığım yazının ilhamı olan kaynakları aşağıya link olarak bırakıyorum. Eğer sizler de daha fazla şey öğrenmek isterseniz kolayca bu linkleri kullanabilirsiniz.

Bir başka yazıda görüşmek dileğiyle,

Bilimsel Araştırmacı Yazar

Havva Berre Ayvaz

Kaynakça:

 

NTV Kaynağı ile alakalı ekstra öneri: Yapılan yayını tamamıyla dinlemenizi tavsiye ederim. Uzman kişiler ile yapılan bir röportajı içeriyor içerisinde.