Herkese Merhaba,

Sizlere yeni mi yeni bir yazı sunmaya geldik bugün. AGU Moleküler Biyoloji ve Genetik öğrencisi Beyza Nur Demirsoy çok ilginç bilgilerden derlediği yazısını bizlere ulaştırdı, bizler de sizlere… Okurken hem öğrenip hem de keyif almanız dileğiyle…

Yoğun ve yorucu geçen bir günün ardından ilk yapacağınız şey ne olurdu? Elbette duş almak dediğinizi duyar gibiyim. Bilindiği üzere güzel ve kötü kokular insanların ruh hallerinde oldukça yüksek etkiye sahiptirler. Nasıl bir yiyecek kokusu insanların iştahını arttırabiliyorsa bir koku da insanlara farklı duygular hissettirebilir yani kısaca bazı kokular insanları rahatsız ederken bazıları ise iyi hissettirmektedir.

Şimdi gelin bu rahatsız edici kokulardan birini inceleyelim. Bilindiği üzere en rahatsız edici kokular arasında yaygın olarak bilinen “ter” kokusudur. Aslında bizim isteğimiz dışında gerçekleşen terleme olayı insanların vücutlarından toksinlerin arınmasını ve tuz dengesini koruması için gerekli ve doğal bir süreçtir.

Gerçekte ‘Ter’in kokusuz bir madde olduğunu biliyor muydunuz? Bu ter süreç içerisinde bazı mikroorganizmalar tarafından kokulu bir maddeye dönüştürülmektedir. Günlük hayatta ne zaman ve ne yaptıktan sonra terlediğinizi bir düşünün. Genellikle bu durum sıcak ve nemli ortamlarda uzun süre kalmak, egzersiz yapmak gibi çeşitli aktiviteler de bulunmak veya endişe ve stres gibi duygusal sebeplerde ter kokusuna neden olmaktadır.

Bu koku bazı zamanlar bizleri normal hayat aktivitelerini sürdüremeyecek kadar ileri düzeyde olumsuz etkilemektedir. Sizce de her ne kadar terleme doğal ve sağlıklı bir süreç olsa da kokusu gerçek manada rahatsız edici değil midir?

Son zamanlarda ter kokusu ile ilgili çok sayıda araştırmalar yapılmaya başlandı. Örneğin York Üniversitesi’nden araştırmacılar, Staphylococcus hominis adlı koltuk altında yaşayan bakteri türünde bulunan sistein-tiyol liyaz (C-T liyaz) adlı enzimin ‘tiyoalkol’ olarak bilinen ter kokusuna neden olduğunu keşfettiler. Fakat hala bu enzimin Staphylococcus hominis bakterisinde kötü kokuyu nasıl oluşturduğu yani mekanizması hakkında bir bilgi bulunmadığını yayınlanan makalelerden biliyoruz. Araştırmacılar bu enzimi başka bir mikroorganizmaya taşıdıklarında da aynı kötü kokunun sentezlendiğini keşfettiler. Kısacası tüm sorunun buradaki enzimde olduğu bir gerçek. Fakat bilim insanları mikrobiyotaya zarar vermeden bu enzimin ürettiği kötü kokuyu durdurmak için çalışmalara devam etmektedirler.

Elbette ki bu ter kokusu kontrol edilebilir bir sorundur. Her iki günde bir duş almak veya deodorant ve antiperspirantlar gibi geçici çözümler bulunmaktadır. Fakat burada çoğu insanın bildiği bir yanlış var. Deodorantlar terlemeyi engelleyemez belirttiğimiz gibi sadece geçici bir çözümdür. Deodorantlar koltuk altı derisinde bakterilerin üremesini yavaşlatan bir mekanizmaya sahiptir. Deodorantların aksine antiperspirantlar ise daha çok ter bezinin çalışmasını engellemektedir. Fakat vücut mikrobiyotasına zarar veren suni(yapay) malzemelerin aslında insanın sağlığını da dolaylı bir şekilde etkilediğini unutmamak gerekir. Bu tür malzemeleri kullanmak yerine sıkça duş almayı tercih edebilirsiniz.

Daha fazla bu konuda bilgi almak isterseniz, aşağıdaki kaynakçamızı rehber olarak kullanabilirsiniz.

Kaynakça:

  1. Wongchoosuk, C., Lutz, M., & Kerdcharoen, T. (2009). Detection and classification of human body odor using an electronic nose. Sensors9(9), 7234-7249.
  2. Rudden, M., Herman, R., Rose, M., Bawdon, D., Cox, D. S., Dodson, E., … & Thomas, G. H. (2020). The molecular basis of thioalcohol production in human body odour. Scientific reports10(1), 1-14.
  3. Laden, K. (Ed.). (1999). Antiperspirants and deodorants. CRC Press

Yazar: Beyza Nur Demirsoy